Çocuklarda – Gençlerde İnternet, bilgisayar bağımlılığı ve çözüm önerileri

Çocuklarımızla aynı çağı mı yaşıyoruz sorusuyla başlamak istiyorum?  Icq, msn, derken şimdilerde facebook, twitter,  instagram  gibi sanal iletişim zamana meydan okur  gibi hızla türüyor.  Pekala çocuklarımızın bu sanal ortamlarda kaybolmak üzere oldukları hatta ve hatta kaybolduklarının farkında mıyız?  Ya da çocuklarımızı gerçek dünyaya döndürmek için çok mu geç kaldık?

Teknolojinin  neresindeyiz? Neresindesiniz? Biz yetişkinler teknolojinin daha birincisini keşfederken çocuklarımızın ikincisi, üçüncüsü hatta dördüncü sürümünü takip edip çoktan yeniliklerin bir parçası haline geldiklerini görüyoruz.  Bizlere öğretilen her şey silinip yeni baştan yazılıyor sanki.  Bu alemde yalnız olmadığımız çok açık.

Bilgisayar ve İnternet’in hayatımıza girmesiyle sorunlarımız da değişti.  Sorun değişince, sorun çözme yöntemlerimiz de değişti.  Çocuklar  ve gençler “bağımlı” hale gelince, aile içinde birçok sıkıntılar ve çatışmalar  yaşanıyor. Sabaha kadar bilgisayarın başında oyun oynayan çocuklar, gençler  kural  ve sınır tanımaz hale gelmektedirler.  Okul sorunları,  sağlık sorunları, davranış sorunlarında hızlı bir  artış görülmektedir.

Nasıl davranacağımız noktasında karşımıza iki seçenek çıkıyor. Ya bilgisayar teknolojisine  savaş açacağız ya da ayak uydurup onlarla yaşamasını öğreneceğiz. Hangisi daha zor sorusuna cevap aramak ise çok bilinmeyenli denklem çözmek gibi görünüyor.

Realiteye baktığımızda bilgisayar ve iletişim kanallarının kullanımının istesek de istemesek de zorunlu kullanım haline getirilmiş olmasıdır. Yetişkinler  olarak bir adaptasyon sorunu yaşayabiliyoruz.

Teknolojik bağımlılık kelimesi korkutucu gibi görünse de tıpkı sigara, alkol, madde bağımlılığı gibi tehlike saçıyor. Tek farkları sigara ve diğer kötü alışkanlıklar için tedavi yöntemleri bulunurken internet ve bilgisayar bağımlılığı için aynı şeyleri söyleyemiyoruz. Sana zarar veren ortamlardan uzak durmalısın yolu maalesef bilgisayar kullanımı için işe yaramıyor. Çünkü; mevzu bahis bilgisayar ve internet olduğunda, sanal ortam olduğunda kullanılmaması ya da uzak durulmasının istenmesi mümkün görünmüyor. Bu konuda çaresiz gibi görünsek de savaşmaya ve teknolojinin çocuklarımızı esir almasını önlemeye çalışmalıyız.

Bilgisayarların kullanımını çocuklarımıza yasaklasak da ellerinde daha cazip ve yine her ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri başka bir araç daha karşımıza çıkıyor: Cep telefonu. Bilgisayar bağımlılığı gibi cep telefonu bağımlılığı da aynı hızla çocuklarımıza ulaşmış durumda.

 Yanlış kullanımlarda tahmin edilemeyecek  kadar olumsuz etkileri ve sonuçları olan bu iki araçla nasıl baş edileceğine geçmeden önce ergenlerin ve çocukların neden bu kadar internet ve bilgisayarı sevdikleri üzerinde durmak gerekir. Ergenler, bilgisayardan, cep telefonundan, internetten kopamazlar.  Çünkü;

  1. İstedikleri kimliğe rahatlıkla girebilirler. Kim olmak isterlerse o olurlar.
  2. Ergenlik döneminde ilişkiler ve sosyalleşme çok önemli bir yer tutmaktadır. İnternet ile ergenler rahatlıkla sosyalleşebilirler. Gerçek dünyada sahip olamadıklarını düşündükleri güveni,  sanal  alemde  yakaladıklarına  inanırlar.
  3. Onlar için stres atma aracıdır.
  4. Hayatın çok fazla sınırlamalar getirdiğine inandıkları bu dönemde ergenler, internet ile sınırsızlığa ulaşırlar.
  5. Televizyon gibi pasif değil, aktif eğlence aracıdır.
  6. Gerçek hayatta hata yapmaktan korkan ergen için sanal ortamlar paha biçilemez yerlerdir. Tek tuşla tüm yanlışlarını silerler.

Sanal ortamlarda hiçbir yerde alamadıkları kadar hızlı ödül alırlar, beğeni alırlar.  Bu ödül ve beğeniyi bir de karşı cinsten alıyorlarsa, bu doyumu kesmek, bırakmak istemezler. Bu durum onlar için bu araçları vazgeçilmez  hale rahatlıkla getirebilmektedir.  (Çok kısa  sürede  olumlu geri  bildirimleri  (beğen, paylaş…) alıyor oluşları)  Pekiştireçlerin  çok kısa sürede gelmesi onları bilgisayar başında tutmaktadır.

Bilgisayar ve İnternet bağımlılığın   risk ve tehditlerine  değinmek istiyorum;  Çocuklar ve gençlerin bilgisayar ve İnternet  kullanımı  esnasında karşılaşılabilecekleri sorunları  genel olarak aşağıdaki şekilde gruplayabiliriz:

Teknik zararlar; Çocukların bilgisayara virüs  bulaştırması, casus yazılımların  eve girmesine ve  bilgisayarı bozmasına yol açabilmnektedir.  Bunun sonucu  olarak var olan belge ve dosyaların kaybedilmesi  ve bazı yazılım ayarlarının bozulması sorunları.

Fiziksel, sosyal ve psikolojik zararlar;  Aşırı  oyun oynamaları, dışarıda ya da okulda arkadaşlarıyla  etkileşimde olmaları  yerine eve kapanmaları  ve şiddet içerikli oyunlar oynamaları.

Hayati zararlar;  Zararlı içeriklere erişim, kötü niyetli kişilerle temas,  cinsel  istismar  sorunları.

• Çevrimiçi ortamlarda, kendilerini veya ailelerini  tehlikeye atacak adres, kredi kartı numarası , evde o an kimin ya da kaç kişinin bulunduğu bilgisi gibi bilgileri üçüncü şahıslara, eposta veya sohbet programları vasıtasıyla iletebilmeleri.

• İnternet üzerinden ebeveynlerinin kredi kartı ile haber vermeden alış veriş yapabilmeleri.

• Kendisinden yaşça büyük ve kötü niyetli kişilerle ve suç örgütleri ile haberleşebilmeleri

Bilgisayarın başında uzun zaman geçirilmesi çocukların dil gelişimini bozuyor. Özellikle dil, konuşma, okuma-yazma üzerine olumsuz etkileri  olabilmektedir.  Dil becerilerinin zayıflığı çocuğun tüm ilişkilerinde, özellikle öğrenme süreçlerinde ciddi sorunlara sebep olabilmektedir.

• Görme sorunları,  Dil gelişiminde gerilik,  Duruş ve iskelet sorunları,  Bel ve Sırt ağrıları,

 Elektromanyetik radyasyona maruz kalmaları, Az hareketten kaynaklanan fiziksel problemler,

Obezite, Sanal dünyaya sığınma, gerçeklerden kopma gibi sorunlara neden olmaktadır.

• İnternette yer alan  GTA, MAX  Payne, Counter gibi şiddet  içeren oyunlarda polis öldürmek, otomobil çalmak, tanker yakmak gibi bazı eylemler, çocuklara kazandırdıkları yüksek puanlarla ödül gibi sunularak, çocukları, gençleri  saldırgan, şiddete yatkın,  saygısız, egoist, acımasız, duygusuz   hale getirebilmektedir.

Nasıl bağımlı olunuyor?

  • Çocuk ne kadar küçükse, beynin değişebilme yeteneği o kadar büyüktür. Çok çeşitli etkinliklerde bulunması çocuğun beceri ve yetenek yelpazesini genişletiyor. Oysa az sayıda etkinliğin sürekli yapılması, diğer alanlardaki sinir hücresi ağını zayıf bırakıyor. Bu da beceri ve yetenek gelişimini sınırlandırıyor.
  • Hepimizin doğasındaki gibi çocuk da alıştığını, keyif aldığını, rahatça yapabileceğini  tercih ediyor. Dolayısıyla bilgisayara yönelimi arttıkça, kaçındığı etkinliklerden de gittikçe uzaklaşıyor.
  • Kortekste görsel alanlar daha fazla yer tutar.  Bakmak, dinlemekten daha kolay ve daha çekici. Üstelik bilgisayardan çok zengin, çok hızlı ve etkin işitsel uyaranlarla da beslenmiş, çok ilgi çekici malzemelere ulaşmak mümkün.
  • Oyun, çocuk için bir başka çekim noktası. Belli bir puana ulaşmak gibi bitmez tükenmez, yaklaştıkça uzaklaşılan hedefin çekiciliği çok yüksek. Üstelik bu puanlar, genellikle arkadaşlarla yarıştırılıyor. Tüm bunlar bilgisayar kullanımını pekiştirmektedir.

DSM IV. Kategorisinde dürtü bozukluklarından bağımlılık sendromu olarak kabul edilen bilgisayar, ineternet  bağımlılığı tanısının konulabilmesi için aşağıda yazılan 10 maddeden en az 5 maddenin  görülmesi gerekmektedir.

  1. İnternet ve bilgisayar kullanma süreniz hakkında, ailenize, arkadaşlarınıza ya da başkalarına yalan söylediniz mi?
  2. Aklınızı  halen internet ile meşgul hissediyor musunuz? (Bir önceki çevrim içi olduğunuz anı veya bir sonraki çevrim içi olacağınız anı düşünüyor musunuz?)
  3. Günlük internet kullanımınızı kontrol altına alabilmek adına, geçmişte başarısızlıkla sonuçlanan denemeleriniz oldu mu?
  4. İnternet ve bilgisayar tutkunuz sebebiyle herhangi bir anlamlı ilişkinizde, eğitim- öğrenim durumunuzda ya da kariyerinizde sorun yaşadınız mı?
  5. Aileniz ve sevdiklerinizle  paylaştığınız zaman dilimi yerine, ekran başında internet bağlantısında olmayı tercih ediyor musunuz?
  6. İnternet bağlantı sürenizi azalttığınız günlerde kendinizi huzursuz, huysuz, depresif  veya sinirli hissediyor musunuz?
  7. Gün içinde planladığınızdan daha uzun süre mi çevrim içi oluyorsunuz?
  8. Günlük internet bağlanma süreniz, çevrim içi olma ihtiyacınızla birlikte artış gösteriyor mu?
  9. İnterneti ve bilgisayarı kullanım amacınız, yaşamsal sorunlardan uzaklaşmak veya disforik duygu durumunuzu hafifletmek için mi kullanıyorsunuz? (Örneğin; çaresizlik, suçluluk, anksiyete – kaygı, depresyon duyguları)
  10. Ekran karşısında bilgisayarda geçirdiğiniz süre sebebiyle, sosyal yaşamınızdaki arkadaşlarınızla planlarınızı erteliyor musunuz?

Neler  yapılabilir?   (TAVSİYELER)

Yukarıda  sıralanan maddelerden 5’ine evet cevabını veriyorsanız  mutlaka bir uzman yardımı alınmalıdır. ( İnternet  ve bilgisayar kullanımı çocuğunuzun gündelik yaşamını sekteye uğratacak bir düzeye geldiyse profesyonel yardım almalısınız.)    

Çocuklar ve gençler, ailesi ile birlikte olmak veya arkadaşları ile oyun oynamak yerine bilgisayarı ile uzun süre baş başa kalmayı tercih edebilmekte ve  bilgisayarı bir öğrenme ve araştırma aracı olmaktan  çok saatlerce oyun oynama aracı olarak kullanmayı tercih etmektedirler.

Çocuklar ve ergenler,  sorumluluklarını ihmal edip , tüm programını bilgisayara göre yapıyor , hiçbir şeyi  bilgisayar kadar önemsemiyorsa, ortada ciddi  bir sorun var demektir.  Çocuklarla bilgisayar ve internet konusunda sohbet edilmeli, burada okudukları ya da gördüklerinin yanlış olabileceği, bilgiyi tartışmak gerektiği, yararlı ve zararlı yanları anlatılmalıdır. Bunu yaparken,  eleştirmeden, bağırmadan, fırçalamadan, yasaklamadan, tehdit etmeden, rüşvet vermeden, söylenmeden, karşılıklı konuşmak en iyisidir.

Tedbir alma konusunda en büyük sorumluluk anne ve babalarda olmasına rağmen, ailelerin bilinçsizliği ve ilgisizliği çocukları bağımlı hale getirebilmektedir.  Bağımlı hale gelmiş olan bir çocuğu kurtarmak imkansız değil elbette. Ancak, bağımlı hale gelmemesi için bilinçli davranmak çok daha önemlidir.Ancak en akıllı en faydalı tedavi yöntemi “koruyucu  hekimlik  anlayışıdır.  Hasta olmamak için tedbirli adımlar atmak, hasta olduktan sonra iyileşmek için çareler aramaktan çok daha önemlidir. Anne babalar çocuklarının bağımlı olmaması için tedbirli davranmak  zorundadırlar.

Ebeveynler olarak teknolojiye ayak uydurmalı  hatta  teknolojiyi çocuklardan daha iyi takip etmelidirler. Böylelikle nelerin zararlı olabileceği konusunda da daha bilinçli olabilmek mümkün olabilecektir. ( Bu arada şuna da dikkat çekeyim;  Çocukları kazanalım derken ebevynleri  kaybetmemek şartıyla J )

Bilgisayar ve internet kullanımları mutlaka ve mutlaka sınırlandırılmalıdır. Bilgisayar karşısında okul öncesi çocuklar günde bir saat, ilk ve orta okul dönemlerinde ise iki saati aşmamalıdır. Lise çağlarında ise  bu saat maksimum toplamda  3 saati geçmemelidir. İnternet kullanımı çocuğunuzun ders çalışmasına, sosyal ilişkilerine, sizinle olan iletişimine engel olacak ölçüde artmadan ve internet etkinlikleri  bir kaçınma aracı halini almadan, internet kullanımını makul ölçülerde sınırlamalısınız. Var olan alışkanlığı yasakla sonlandırmaya çalışmak, internet kullanımını hem daha çekici hale getireceği, hem de ergenlikte çocuğunuzun özel yaşamına müdahale olarak algılanacağı için işe yaramayabilir. Daha baştan belli zaman dilimlerinde ve belli bir süre için internet kullanımı alışkanlığını kazandırmalısınız.

Çocuğunuzun internette şiddete, pornografiye veya benzer olumsuz uyaranlara maruz kalmaması için, öncelikle internet erişimi için gerekli  filtreleme programlarının bilgisayarda olmasını sağlamalısınız. İnternet filtresi  (güvenli internet) etkili bir koruma yöntemi olacaktır. Bu filtrenin sıklıkla değiştirilmesi unutulmamalıdır.

Çocuğunuzun kişisel hiçbir ipucu içermeyen ve hiçbir kişisel anlamı temsil etmeyen bir rumuz ya da e-posta adresi seçmesine yardımcı olun.

İnternetin olumsuzlukları ve internette çocuğunuzun karşılaşabileceği istenmedik durumlarda neler yapabileceği hakkında onu bilgilendirmelisiniz. Örneğin çocuğunuza rahatsız eden iletişimleri sonlandırabileceğini söylemeniz bile onun kendine güvenmesini ve kontrolün kendisinde olduğu inancının gelişmesini sağlar.

Çocuğunuzla karşılıklı güvene dayalı ve iletişime açık bir ilişki kurmalısınız. Böylece çocuğunuz internet ortamlarında rahatsız edici kişi veya durumlarla karşılaştığında sizden yardım alabileceği konusunda kendini güvende hisseder.

Bilgisayar ortak kullanım alanında bulundurulması, ekranın herkes tarafından görülebilir olmasına dikkat edilmeldir. ( Çocuk daha küçükken bu uygulama yapılırsa, bu alışkanlık kazandırılırsa ergenlik döneminde  daha az çatışmaya dönüşür.)  Herkese bir bilgisayar yerine mümkünse tüm ailenin aynı bilgisayarı paylaşması da önemlidir.

İlgi çekici ve eğlenceli, öğretici, eğitici  web sitelerini çocuğunuzla beraber bulmaya çalışın. Ebeveynler Çocuklarını  araştırmaya, öğrenmeye  kanalize etmeliler.  

Çocuğumuz bilgisayar almayalım  mı sorusunu duyar gibiyim.   Bu sorunuza  “almayın!” demiyorum. “Çocuklarınızı bilgisayara esir etmeyin yeter ki!” diyorum.  Ebeveynlerin  işi de kolay değil. Her fırsatta, internet cafelere kaçan evladını aramakla uğraşmaktansa, “Gözümün önünde olsun!” düşüncesiyle eve bilgisayar almak istiyorlar. Ebeveyn  perspektifinden bakınca doğru bir bakış açısı belki, ancak  şunu unutmayın :  “İnternet Cafe’de bağımlı olmanın sonuçlarıyla, evde bağımlı olmanın sonuçları arasında bir fark yoktur.”

Bilgisayarda onlarla vakit geçirip, onlara ayak uydurmaya çalışılmalıdır. (Tadında ve miktarında kesilmelidir.)

Bilgisayar başından kalkması istenirken ailelerin çağırdıkları ortamın başka bir bağımlılık olan televizyon ortamı  olmamasına  önem verilmelidir.

Ebeveynler, çocukları için en önemli rol model olduklarını unutmamalıdırlar. Öncelikle kendilerinin teknoloji kullanımını gözden geçirmelidirler.

Aile bireylerinin birlikte katılabilecekleri geziler, sosyal, sportif etkinlikler, çeşitli hobiler, kitap okuma saatleri, aileyle ilgili çeşitli görev ve sorumluluklar da çocuğu kolaylıkla bilgisayardan uzaklaştırır.

Cep telefonu kullanımına da sınırlama getirilmelidir. Asla telefonu ile aynı ortamda ders çalışmasına ve uyumasına izin verilmemelidir.

Sürekli olarak “ Bilgisayarı kapat artık, cep telefonunu bırak artık, ders çalış “ gibi söylemlerde bulunmayın. Uyarılar sadece davranış esnasında yapılıyorsa bir süre sonra hiçbir etki oluşturmayacaktır aksine zıtlaşmaya ve çatışmaya dönüşecektir.

Son olarak; İki yaşındayken  ebeveyninden beş dakika bile ayrılamayan bir çocuk, on beş – on altı  yaşına geldiği zaman,  internet başından  ayrılamayacak  bir hale gelmişse,  biz suçu kimde arayacağız?

Erol AKDAĞ

Klinik Psikolog

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir