Carlos Gonzalesin bir sözü var, derki: “İştahsızlık, bir çocuğun yedikleri ile ailesinin ondan yemesini bekledikleri arasındaki denge sorunudur.” Gerçekten çoğu zaman durum bundan ibaret oluyor.
Beslenme, canlıların gelişimi için gerekli olan doğal bir ihtiyaçtır. Ancak “beslenme ortamı” sağlıksız olduğunda çocuk olumsuz koşullanacağından dolayı bu doğal ihtiyaç soruna dönüşmektedir. Ebeveynlerin özellikle annelerin, aşırı duyarlılığı yemek yemeyi soruna dönüştürebilmektedir. Anne- çocuk hatta aile- çocuk iletişiminin bozulmasına neden olabilmektedir.
Çocuğunuz boy-kilo artışının, kas gücünün, akranlarına göre gözle görülür bir şekilde bariz geriliği varsa çocuk da yeme ve beslenme sorunu var demektir. Bu durumda ebeveynler olarak kaygılanmanız normaldir. Çocuğunuzun iki öğünü yememesi, geçici iştah değişimleri her zaman yeme bozukluğu anlamına gelmeyecektir.
Ebeveynler, çocuğun yaşının büyümesi ile yemek yeme arasında pozitif korelasyon kurarlar. Yani yaş arttıkça yeme oranın da artacağının düşünürler. Çocuklar kimi zaman 9 ay, çoğunlukla ise 1 yaş sonrası daha az yemek yemeye başlarlar. Bunun nedeni, büyümenin ilk aylardaki hızını kaybetmiş olmasıdır. Çünkü büyüme hızı ve harcanan enerji azalmış, dolayısıyla ihtiyaç da azalmıştır. Ancak burada bilgi sahibi olmayan anne babalar yaş artıyor, yemek ihtiyacı artacaktır, o halde porsiyonlar büyümelidir diye düşünmekte, daha fazla yemek yedirmeye çalışmaktadırlar.
Ailenin yemek kültürü çocuğun yemek yeme alışkanlığını belirler. Sağlıklı beslenme konusunda çocuklara iyi modeller olmalıyız. Baba sofrada değil de maç izlerken kanepede televizyon karşısında yemek yiyorsa, çocuk da sofraya oturmayı kabul etmeyecektir.
Annelerden şunları çok sık duyarız. “ Ben ona yemek yedirmesem hayatta acıkmaz. ” “ Okulda arkadaşlarıyla yemek yiyor ama evde sofraya oturmuyor. “ “Eğer zorlamazsam günlerce aç kalabilir. “ “ Akşama kadar aç kalsa bana mısın demiyor. “ “Yedi yaşına girdi ama halen yemeğini ben yediriyorum ben yedirmezsem ağzına yemek sürmüyor. “
Çocuklarda yaşanan yemeği reddetme davranışı bebeklikten itibaren başlayıp devam eden bir problemdir genelde. Bu sorunları yaşayan çocukların ebeveynleri titizliklerinden ve çocuğum aç kalır düşüncesinden dolayı çocuklarına sürekli kendileri yemek yedirirler.
İnsan gelişim sürecinde her ayın ve her yaşın farklı görev ve sorumlulukları vardır. Çocuklarda beslenme alışkanlığının sağlıklı bir şekilde yerleşmesi için belirli aşamaların da sağlıklı geçmesi gerekir. Çocuğunuzun eline erken yaşlarda kaşık vermek ona duyulan güvenin ilk işaretlerindendir. Çocuğa bir yaşından itibaren kaşık verilebilir. Siz ona yemek yedirirken o da kaşığı ağzına götürür. Bu davranışınızdan çocuk annem- babam bana güveniyor mesajını alır. İki yaşından itibaren artık küçük yardımlarla yemeği kendisinin yemesi için ortam hazırlayabilirsiniz. Üç yaşından itibaren bu sorumluluk çocuğa verilmelidir. Yemeği reddetme davranışı gösteren çocuklara karşı çoğunlukla ebeveynlerin yemek konusunda güvensizlik davranışı vardır. O kendi başına doyamaz düşüncesini bilinçdışında taşırlar. Özellikle bebeklik döneminde annenin zorla, yemekleri çocuğun ağzına sıkarak aktarması ilerleyen yıllarda yemeğe karşı ön yargı duymasına yol açar.
Sevmediği yemeği yemesi için ya da yeterli derecede yediği halde, tabağını sıyırması için zorlanan çocuklarda yemeğe karşı olumsuz bir tutum meydana gelir. Bunun sonucunda “yemek yemek istemiyorum, bu yemek iğrenç kokuyor, karnım aç değil, yemek yerine çikolata, şeker yesem olmaz mı” gibi sesler yükselmeye başlar.
Kimi zaman bir kardeşin geliyor oluşu veya doğumu. Çocuklar bu gibi zamanlarda anne baba tarafından sergilenen tutumlar ile ilişkili olarak kardeşin bebeksiliğine özenip, anne ile yeniden yapışık ilişkide olma ihtiyacına bürünebilirler. Bu gibi zamanlarda da yemeyi reddetme, annenin kendisini beslemesini talep etme gibi bebeksi davranışlar sergilemeye başlayabilirler. Anne babanın tutumları dolayısıyla, yemek ile ilgili aşırı hassasiyetlerini keşfeden çocuklar yemek miktarı ya da besin seçme gibi tutumlar geliştirip, ebeveynlerini kontrol altına almaya çalışabilirler.
Bazen de ebeveynler çok titiz ve kontrolcü olurlar. Çocuklarının dağınık yemek yemesini göze alamaz, müdahale ederler. Bu durum çocuğun özgüvenini sarsar. Bazen çocuklar dikkat çekmek için beslenmeyi reddedebilmektedir. Bu durumda yemekten önce çocukla oynamak, ilgilenmek çözüm olabilir. Çocukla ilgiye doymalı, ben yemezsem annem- babam benimle daha çok ilgilenir, peşimden daha çok koşarlar mesajını almamalıdır. Yemek yemeyen bir çocuğun peşinden dakikalarca koşulup ısrar edilmemelidir. Çocuk bunu zihninde bir savaşa dönüştürüp, yemek yemeyi bir silah olarak kullanmamalıdır. Eğer isteklerimi yerine getirirseniz ben de yemeğimi yerim, yapmazsanız yemem kısır döngüsünün çocuk ve anne- baba arasında oluşması sağlıksız sonuçlar meydana getirir. Bu durumu çözmek için anne – baba “Senin yemek yemen çok önemli değil, bu normal bir davranış” mesajını çocuğa vermelidir. Yemek yeme eylemini abartmamalıdır. Çocuğun yemek yemesi için yalvarıp yakarmamak, çocuğun kuklası olmamak gerekir.
Yemek yemeyle ilgili problemler genellikle ilk çocuklukdönemlerinde başlar.Bu problemler yiyeceklerle ilgili olmaktan çıkar ve güç gösterisine anne, baba ve çocuk arasında savaşa dönüşür.
Yemek yemeyi reddetme davranışını çözmek adına nelere dikkat edilmelidir:
Nasıl ki diyet yaparken 3 beyaz zehir diyor uzmanlar; ekmek, şeker ve tuz için. Bizim konumuzun da 3 zehri: ISRAR, RÜŞVET ve CEZA. Bu 3 şeyden mutlaka uzak durulmalıdır. Yemesi için televizyon karşısında yedirmek, arkasında dolaşarak yedirmek, yediği takdirde oyuncak almak gibi rüşvetlerden kaçınılmalıdır.
İştahsızlığın altında diğer karşılanmamış ihtiyaçlarının olup olmadığına dikkat edilmelidir. (Uykusuzluk, yorgunluk, sevgi, ilgi)
Yemek saatlerinde tüm aile bir araya gelmeye çalışmalı, yemek ortamının sakin, keyifli ve stressiz olmasına özen gösterilmelidir.
Kendi tutumlarınızı gözden geçirin. Çocuğunuzun yemeği reddetme davranışının altında yatan sebep; sizin onu doyduğu halde zorlamanız da olabilir. Çocuklar az yedi diye ya da istediğimiz kadar yemediler diye zorlanmaması gerekir. Çocuklar birkaç öğün az yemekle kilo kaybetmezler. Bundan dolayı çocuğa yemesi konusunda zorlama yapılmamalıdır.
Anne- babalar çocuklarının yemekten önce tatlı ve abur cubur türünden yiyecekler yememesi konusunda dikkatli olmalıdır. Ancak yemek aralarında acıktıklarında kolaylıkla ulaşabilecekleri sağlıklı yiyeceklerin bulunmasına özen göstermelidirler.
Yemeğini güzel yediğini söyleyerek, güzel sözlerle motive edilmeye çalışılmalıdır. Olumsuz ifadelerden kaçınılmalıdır.
Yemek yeme karşılanması gereken doğal bir ihtiyaçtır. Çocuğun yemek yemesi için öncelikle acıkması gerekir. Abur cubur, fast food tarzı beslenmeyi ortadan kaldırmalıyız. Sofra zamanına kadar (en az 2-3 saat hiçbir şey atıştırmamalıdır) çocuk acıkmış olmalıdır. Çocuğun tabağına yiyebileceği kadar yemek konulmalıdır. Çocuğun iştahı arttıkça bu miktar artırılabilir.
Fast-food çok zararlı çocuklar için. Hazır gıdalar zararlı aslında. Bisküvi, meyve suyu, gofretle, meşrubatla öğün atlatması da sağlıklı ve dengeli beslenmesi önünde engeldir. Önemli olan evde hazırlanmış yiyecekleri tüketmesidir. Ebeveynler bu konuda çocuklarına örnek olmalıdır. Çocuğunuzla dışarı çıktığınızda hamburgerciye gidiyorsanız, çok tuzlu patates kızartmalarını büyük bir iştah ve afiyetle yiyorsanız, dizi izlerken, maç seyrederken kola, cips elinizin altındaysa çocuğunuza söz geçirmekte zorlanacaksınız demektir.
Yemek sofrası çocuğa; Neden bu yemeği yemiyorsun? Şeklinde kızıldığı veya ders çalışmaması, internet bilgisayarda fazla oyun oynadığı gibi tartışmaların ya da anne – baba arasındaki evlilik, iş tartışmaların gerginliklerin taşındığı bir yer olmamalıdır. Çocuğun mutlu olabildiği, ebeveynlerinin güler yüzlü olduğu huzurlu bir ortam olmalıdır. Sofrada çocuğun ailesiyle yemeğin tadına çıkartarak herhangi bir oyunla, ödül- ceza yöntemlerinin hiç birinin kullanılmadığı bir ortamda yemeğini yemesi ideal olan bu. Yoksa çocuklar yemeği eğlenceyle, ödülle cezayla bir araya getirirse orayla köprü, bağlantı kurarsa bu çocuklar ilerleyen yıllarda her canı sıkıldığında yemek yiyen, televizyon izlerken, kitap okurken yemek yeme ihtiyacı hisseden bireylere dönüşüyorlar. Duygusal sorunlarını yemeğe bağlayan klinik isimle Yeme bozukluğunun temellerinin oluşmasına yol açıyor.
Çocuğu tehdit ederek sevmediği yemekler yedirilmemelidir. Aşamalı bir uygulanmalıdır. Çocuğun her yemeği yemesini istiyorsanız önüne küçük porsiyonlar koyun. (mesela iki kaşık) bu davranıştaki amaç; çocuğu soğutmadan damak tadını geliştirmektir. Ne kadar yiyeceğine kendisi karar versin.
Yiyecekleri miktarı çocuğa bırakmak olumlu etki uyandırır. Tabağına bu yemekten istediğin kadar sen al, ama aldığını bitirmelisin gibi cümleler etkili olmaktadır.
Sevdiği yemekler, sevmediği yemeklerin tadına baktıktan sonra çocuğa verilebilir. Sevmediği bir yemeğin tadına baktığında çocuk takdir edilmelidir.
Sofraya konulacak yemek iki çeşit ise ikisinin de çocuğun hiç hoşlanmadığı, sevmediği türdense tepki gösterecektir. En azından bir çeşidin çocuğun yiyebileceği, damak tadına uygun yemek olmasına dikkat edilmelidir.
Çocuk önüne konulan yemeği şiddetle reddediyorsa, onu daha rahatlıkla kabul edebileceği bir yemek haline dönüştürmek yararlı olabilir. (Çocuk ıspanağı sevmiyorsa, ıspanağı yemek şeklinde değil de ıspanaklı börek şeklinde sunmak gibi ya da et yemeyen çocuğa eti, köfte şeklinde vermek gibi.)
Çocuklar, kas gelişimine bağlı olarak sofrada sakarlıklar yapabilirler. Bu da evin kirlenmesine sebep olabilir. Böyle durumlarda çocuğa bağırılmamalıdır. Ona yemek konusunda öğretici ve yol gösterici olunmalıdır. Çocuk baskı ve zorlamalarla sofradan uzaklaştırılmamalıdır.
Sofrada çocuğun sevdiği bir yemeğin bile olması onu iştahlandırır. Hep aynı yemek olmasa bile sevdiği yiyecekler farklı alternatiflerle sunulabilir. Örneğin; kırmızı et yemesi için köfte, yemeğin içinde kıyma, parça etli yemek, sulu köfte vb. şekilde kırmızı et içeren farklı menüler yapılabilir.
Çocuğunuzla alış verişe çıkarak ona hoşuna giden tabaklar alınabilir. (renkli, figürlü, desenli) yemekler bu tabaklarda ona sunulduğunda hoşuna gidecektir.
“ Sen yemezsen kardeşin yer “ “Ahmet, Ayşe bak hiç senin gibi yapıyor mu? Yemeğini bitiriyor. Onun boyu senin kini geçecek “ gibi söylemler çocukların hoşuna gitmez. Kıyaslanmak aslında hiç kimsenin hoşuna gitmez. Bu yaklaşım tarzı ileride yeme bozukluklarına yol açar. Kardeş kıskançlığını artırır. Çocuğun çevresindeki insanları rakip olarak görmesini sağlar. Yemek yedirmek için asla kıyaslama yöntemi seçilmemelidir. Bu durum sadece çocuğunuzun sizinle inatlaşmasını artırır.
Yemek masasında çocuğun tabağıyla, yediği miktarla ilgilenilmemeli, hatta tabağına bakılmamalıdır.
Çocuk yemek yemeyi reddediyorsa ve buna karşılık anne – babanın sunduğu tüm önerileri de reddediyorsa “tamam yemeyebilirsin” gibi bir ifadeyle çocuk şaşırtılmalıdır. Ancak bir sonraki öğüne kadar yemek yiyemeyeceği uyarısı da yapılmalıdır.
Ailenin yemek kültürü çocuğun yemek yeme alışkanlığını belirler. Sağlıklı beslenme konusunda çocuklara iyi modeller olmalıyız. Örneğin; baba sofrada değil de yemeğini maç izleyerek, film izleyerek yiyorsa, çocuk da sofraya oturmak istemeyecektir.
Yemek yeme konusunda çocuğa rol model olmak çok önemlidir. Anne – baba yemekten keyif alıyorsa, iştahlı yemek yiyorsa aynısını çocuk da yapmaya çalışacaktır. Aile içinde yemek seçen, onu yemem bunu yemem diyen bir ebeveyn varsa bu durum, çocuk için olumsuz bir model oluşturacaktır.
Çocuklara stres altında yedirilen yemeklerin onların gelişimlerine yararı yoktur. Çocuğun huzurla, isteyerek yediği az bir yemeğin, tabaklarca yediği yemekten çok daha faydalı olacaktır.
Çocuklar yemeğin hazırlanmasına katkı sunuyorlarsa o yemeği daha kolay yiyorlar. Maydanozu, tereyi, bahçeye ekmekten, yetiştirmekten, alış verişi birlikte yapmaktan, sofrayı birlikte hazırlamaktan keyif alırlar ve o zaman o pişen yemeği kabullenmeleri daha kolay olabilmektedir.
Çocuk yemek yemiyorsa aç kalsın, yemesin, gerekirse aç yatsın sabah nasıl olsa yer yaklaşımı; her çocuk için doğru olmaz. Çocuğun reflüsü ya da besin alerjisi varsa, bunlardan dolayı yemiyorsa ve siz çocuğunuzu aç bırakıyorsanız, çocuğunuzu tedaviden ve teşhisten yoksun bırakmış olursunuz. Bazen iştahsızlığın arka planında duygusal ret yatmaz. Çocuğun beden yapısı, sindirim sitemi ile ilgili problemler olabilmektedir. Bunlar o gıdaya bedenin tepkili olduğunun, hazmedemediğinin belki de o gıdalara gıda alerjisinin olduğunun göstergesi de olabilir.
Yemek yemeyi reddeden çocuğa kesinlikle ceza verilmemelidir.
Her insanın metabolizması farklı çalışır. Bazı insanlar daha az yer, bazıları daha fazla yiyeceğe ihtiyaç duyar. Sağlıklı beslenmeyle alakalı kriterler, uzman doktorlarca belirlenmiştir. Çocuğunuzun yaşına göre günlük alması gereken protein, vitamin, mineral değerleri, besin değerleri için bir beslenme diyetisyenden ya da çocuk doktorunuzdan bilgi alabilirsiniz.
Tüm bu yazılanlara karşılık çocuğunuz kilo kaybediyor, yenilenleri çıkartıyor, yemek yemeyi reddediyorsa, ya da çocuğunuzda yeme sorunu olduğu düşünülüyorsa öncelikle bir çocuk doktoruna danışın. Doktorunuz bir takım testler, tahliller yapacaktır. Eğer çocukta fizyolojik, organik bir sorun yoksa bir terapistten yardım almanız hem size hem de çocuğunuza fayda sağlayacaktır.
Erol AKDAĞ
Klinik Psikolog